Yaşama Dair

Doğal Afet Ve İnsan

Siz hiç birinin bahçesine eşsiz bir çiçek ekebildiniz mi ?

Bu cümleyi yazdıktan hemen sonra İstanbulda 6.2 büyüklüğünde bir deprem yaşandı.
Sarsıntı başladığında hayat birkaç saniyeliğine durdu.
Yaşanılan gerçek sarsıntıyken, hissedilenlenler şok ve korku oldu.
Korku, panik ve dua aynı anda yaşandı.
Yerin altından yükselen uğultu, göğsümüzde yankılanan dualara karıştı.
O an anladık ki doğa bizden çok daha güçlü ve bizler onun karşısında yalnızca birer misafiriz.

Depremin ardından ilk hissedilen duygu şoktu, hemen arkasından ise korku geldi.
Telefonlarımıza sarıldık. Kalbimizin yankı bulduğu o birkaç kişiye ulaşmaya çalıştık.
Herkes, “İyi misin?” demek, sevdiklerinden “iyiyim” yanıtını duymak istedi.
Ne büyük bir teselli, ne kıymetli bir cümle…

Doğal afetler ürkütücü, korkutucu ve bazen derin acılarla dolu olabilir.
Ancak ardından bize unuttuğumuz bazı gerçekleri hatırlatır:
Kimin güçlü olduğunu ve bu dünyanın ne kadar geçici olduğunu…
Oysa biz, gözümüzde büyüttüğümüz dünya için ne kadar da çok mücadele ediyoruz.
Kırılıyoruz, kırıyoruz…
Oysa yaratıcı, bu dünyaya bir sinek kanadı kadar bile kıymet vermemişti.

Peki bu geçici hayatta kıymetli olan ne?

Sanırım ruhumuzun derinliği, kalbimizin temizliği, bir başkasına duyduğumuz gerçek sevgi…
Deprem anında kan bağımız olmasa da can bağımız olan kişilere ulaştık.
Belki de bir kez daha anladık ki “iyi misin?” sorusu, marketten satılan alınan hazır bir şey değil.
Bu, yıllarca emekle dokunan, karşılıklı sevgi ve değerle büyüyen bir ilişkinin göstergesi.

İlişkiler, tek taraflı olduğunda yıpranır.
Ama karşılıklı olduğunda güçlenir, anlam kazanır.
Bu hayatta ben de sevilmeyi, değer verilmeyi ancak başkasına verdiğim kadarıyla alabildim.
Çok sevdim, çok değer verdim. Ve karşılığını, eşsiz bağlar kurup, dostluklarla aldım.

Peki bunu nasıl başardım?

Dinleyerek. Anlayarak.
Duygularını saklamadan, yargılamadan, sadece “insan” olarak yaklaşarak…
Güzel kalpli insanlar birbirini tanır, bilir, hisseder. Buna gerçekten inanıyorum.
Elbette hayatınıza iyi görünüp, zamanla size zarar veren insanlar da girecek.
Ama merak etmeyin, onlar gitmeleri gereken anda hayatınızdan sessizce çıkarken size bir iyilik yapmış olacaklar.
Ve onların boşluğunu zamanla çok daha değerli insanlar dolduracak.

Doğal afetler bize sadece dünyayı değil, birbirimizi ne kadar önemsediğimizi de hatırlatıyor.
O korku anında arayan dostlarım, mesaj atan sevdiklerim…
Telefonlarım susmadı. Kalbim yalnız hissetmedi.

Ve evet…

“Siz hiç birinin bahçesine eşsiz bir çiçek ekebildiniz mi?”

Bu sorunun cevabını başka bir yazıya saklıyorum.

Ama bugün şunu fark ettim:
Bazen bir tebessümle, bazen bir “iyi misin?” sorusuyla, bazen sadece varlığınızla birinin hayatında yer etmek…
İşte bu, en nadide çiçekleri ekmek gibi.
Ve ben, içtenlikle inanıyorum ki — sevgiyle, anlayışla ve samimiyetle — bazı kalplerde filiz verdim.
Belki göremediğim, belki fark etmeden…
Ama iz bırakmışım.
Bu hayatta geriye kalan da tam olarak bu değil mi?

İyi ki varsınız.
İyi ki kalbime dokundunuz.
Ve iyi ki, kalplerinize dokunmama izin verdiniz…

Bir yorum

Bir cevap yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir